Öğrencilerde dikkat dağınıklığı ve motivasyon problemi - özeldersci

son haberler


Post Top Ad

24 Mayıs 2018 Perşembe

Öğrencilerde dikkat dağınıklığı ve motivasyon problemi


Dersi dinlemeyen, umursamayan, bir türlü dikkatini toplayamayan öğrencilerin oranı çok yüksek. 

Dersin etkin işlenişinin önündeki en büyük sorun bu durum ve son yıllarda iyice yaygınlaştı.

Peki bunun sebebi ne?

Neler yapılabilir?

SIFIRDAN MATEMATİK ÖĞRENİN

Biz eğitimcilerin eğitim esnasında yaşadığımız en büyük problem, öğrencilerdeki dikkat dağınıklığı ve derse motive olamamaları.



Aslında pisa sınavı dahil ülke genelindeki başarısızlığın da ana nedeni...

Öğrencinin öğrenebilmesi için öncelikle dersi dinlemesi gerekiyor, ancak malesef dinleyen öğrenci oranı düşük.

Dersi dinlenmediği için de öğrencinin o derste başarılı olabilmesi, etkin ve kalıcı öğrenmesi de artık mümkün olmuyor.



Gençler derslerde sıkılıyor, sürekli espri yapmak istiyorlar, gülmek- eğlenmek istiyorlar, sorumluluklarını yerine getirmiyorlar, defalarca ilan edilmesine rağmen ödev teslim tarihlerini bilmiyorlar, hatta dönem bitimine doğru ödevin ne olduğunu bile bilmeyenler var. 

Bir umursamazlık almış yürümüş.

Elbette bu tabloda ailevi problemleri olanlar, sağlık sorunları olanlar, ders dışında çalışmak zorunda olanlar da var ancak çok düşük belki %1 veya 2, çoğunda ne maddi ne manevi hiçbir problem de yok.

Peki bu sorumsuzluğun, motivasyonsuzluğun, hedefsizliğin, ilgisizliğin sebebi ne?

Yıllardır en büyük bütçe eğitime aktarılıyor, akıllı tahtalar, tabletler, yenilenen kitaplar, açılan kurslar ile devlet sorunu çözmeye çalışıyor, öğretmenler öğretebilmek için ellerinden geleni yapıyor ancak genel anlamda istediğimiz seviyeyi yakalamış değiliz.

Sebepleri elden geldiğince saymaya çalışalım;



1. TV, internet ve oyunlar ile bebeklikten itibaren aşırı uyarılan bir nesil

Annelerimiz daha bebeklikten itibaren, rahat yemek yedirebilmek , iş yaparken rahat etmek için çocukları televizyon karşısına oturtuyor ve çocuk kanalını açıyor. 

Çok küçük yaşlardan bile, canlı renkler, animasyonlar ve sesler ile çocuk aşırı uyaranlara maruz kalıyor ve büyülenmiş gibi çoğu zaman hareket bile etmeden saatlerce izliyor.

Bunun sonucundan çocuk sürekli aşırı uyaran bekliyor, bu süreç sosyal medya kullanımı, bilgisayar oyunları, sürekli eğlenme isteği ile devam ediyor.

Peki ne oluyor? 

Çocuklarımız bu şekilde yetişince derslerde dikkatlerini toplayamıyorlar, sıkılıyorlar.

Halbuki çocuklarımız TV karşısında değil, doğal yollarla oynamalı, büyümeli, evresini araştırmalı, incelemeli, koşturmalı ama mevcut halde hareketsiz büyülenmiş gibi izlemekle yetiniyor çoğu zaman.


2. Yoğun müfredat

Sürekli müfredat değişiyor artık sayısını unuttuk ama son zamanlarda sadeleştirme yoluna gidilmesini en doğru adım olarak düşünüyorum.

Müfredatlar o kadar yoğun ve ezbere itiyor ki , bu kadar yoğun bilgi bombardımanı ile ya çocuk sosyal hayatını bırakacak veya öğrenemeyecek. Ve çoğunluğu da öğrenemiyor.

Her ders yeni birşeyler öğretiyoruz ancak öğrettiklerimizi pekiştirecek zaman bulamıyoruz. Bir de onlarca ders olduğu düşünülürse öğrencilerin işleri oldukça zor. 

Mesela trigonometride 100 civarı formül-durum var ev öğrencinin bunları aklında tutması çok zor. Bunun yerine her derste hayat ile iç içe temel kısımlar anlatılsa, öğrencinin yeteneğine ve tercihlerine göre daha ileri konular verilse çok daha verimli olacaktır ve bu yönde adımlar atılıyor bakanlık tarafından. 

Yakında yoğun müfredat problemi ortadan kalkacak gibi görünüyor.


3. Hedefsizlik, sorumsuzluk

En büyük motivasyon sebeplerinden biri öğrencini hedefinin olmasıdır. Öğrencilerdeki yaygın umursamazlık, bir gün sonrasını bile düşünmemezlik burada da kendini gösteriyor. 

Hedefleri yok. 

Öğretmen-veli işbirliği ile elden geldikçe çocuklarımızı geleceklerini düşünmeye, kendilerine uygun meslekler hakkında bilgilendirmeye çalışıyoruz ve motive etmeye çalışıyoruz.

Özellikle lisede başarılı meslek erbabları konferanslara çağırılmalı, öğrencilere üniversite gezileri yaptırılmalı ki zaten bir çok okul bunu yapıyor.

Ailelerin de çocuklarına küçük yaşlarda sorumluluklar vermeleri gerekiyor. Çöpün dökülmesi, masaya tabakların konması, odanın toplanması gibi ufak ufak sorumluluklar verilmeli, ancak bizim annelerimiz çocukluktan çıkmış gençlerin ayağına yemek bile götürmeye devam ediyor malesef.


4. Olumsuz yönlendiren yayınlar

Gençlerimiz, çocuklarımız dizilerden , filmlerden çok etkileniyorlar ve örnek alıyorlar.

Oradaki umursamaz, dağınık, sorumsuz kahramanlar senaryo icabı başarılı oluyorlar ama gerçek hayat böyle değil tabi ki.

Çarpık ilişkiler, su gibi içilen içkiler, problemli aile yapıları, entrikalar, yalanlar vs gençlerimizi etkiliyor.

Öncelikle ebevenyler kaliteli programlara alıştırmalı, devletimiz de uygunsuz yayınları iyi takip edip engellemeli ancak belli bir yaştan sonra ipin ucu kaçıyor artık çocuklarımız anne babalarını dinlemiyorlar. Ağaç yaşken eğilir.


Sonuç;

Anlaşıldığı üzere yapılması gerekenler daha bebeklikten başlıyor ve ailelere büyük iş düşüyor. Devlet her türlü imkanı veriyor ve sorunu çözmeye çalışıyor, biz öğretmenler de elden geleni yapıyoruz, aileler de doğru adımları atar ise yakın gelecekte gerek yapılan düzenlemeler gerek aile-veli işbirliğinin artması ile eğitim seviyemizin yükseleceğine inanıyorum.

Bora Arslantürk

son haberler

Post Top Ad